Facebook

Türk Halk Müziği Sanatçısı Rüstem Avcı: “Rumeli türklükeri kanımdadır”

30 Aralık 2011 Cuma

Share this history on :
Ailesi, 1951 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’ye göçmen olarak gelen Rüstem Avcı, sanat hayatını özellikle Rumeli Türküleri üzerine yoğunlaştırdı. İki yıl İstanbul Belediye Konservatuarı eğitiminin ardından 1982 yılında İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’ndan mezun oldu. Erzurum Radyosu THM “Ses Sanatçısı” sınavını 1984 yılında kazanan sanatçı, 1986 yılında, görev yerini TRT İstanbul Radyosu’na naklettirdi. Ses sanatçılığı yanında İstanbul Radyosu’nda iki yıl “Gönlümüzün Dilinden Sazımızın Telinden” adlı açıklamalı haftalık radyo programları hazırlamıştır. Halen haftada 3 defa TRT Radyosu 4. kanalında dinleyiciyle buluşan “Yurdun Dört Bucağından” adlı türkü programını hazırlıyor. Rüstem Avcı, çeşitli eğitim kurumlarında da “THM Repertuarı” ve “Bağlama” dersleri verdi. Türkiye ve ülke dışında yaptığı saha çalışmaları ile, Halk Müziği Repertuarına yüzlerce Rumeli Türküsü kazandırmış, bunların büyük bir kısmını notaya alarak yayımlamış ve ayrıca seslendirerek geniş kitlelerce tanınmasını sağlamıştır. İskeçe’li (Xanthi) Necla hanımla evli olan Rüstem bey, biri kız iki çocuk babası.
Rumeli veya balkan türküleri deyince neyi anlamak lazım, derlenen bu türküler hangi coğrafyayı kapsıyor?

Rüstem Avcı: Rumeli veya balkan türkülerinin derlendiği bölgelerin ve yörelerin haritasını çıkarak başlayacak olursak şöyle bir sıralama yapmak lazım. İstanbul'un Avrupa yakasından alıyoruz, Balıkesir, Çankırı, Ege’nin bir kısmı, ondan öte Batı Trakya ve Girit adasına kadar gidiyoruz. Bulgaristan, Eski Yugoslavya, Kırım ve Romanya. Rumeli türküleri benim anladığım bu harita içerisinde kalan ülke ve yörelerden oluşuyor. Geniş bir alan. Küçük farklılıklar gösterse de genelde Rumeli’nin özelliğini gösterirler. Mesela Kırım türküsünü dinlediğinizde aynen Rumeli türküsü gibi, ama sadece şive farkı var. Romanya türküsünü dinliyorsun aynen Bulgaristan ve Kırım türküsüne çok yakın. Yugoslavya’ya bakıyorsunuz dil, şive biraz farklı, ama zenginliği aynı, ahenk, uyum aynı, Batı Trakya türküleri de aynı özelliği gösteriyor. Yalnız Batı Trakya’da biraz daha klasik Osmanlı müziği hakim.

- Genel olarak baktığımızda Rumeli türkülerinde ana tema veya temalar nedir? Gurbet, hüzün, acı, kahramanlık v.s.

Sadece hüzün, acı, gurbet değil. Bunlar da var, ama Rumeli türkülerinde bir hareketliliğin olduğunu görüyoruz. Türkülerde sadece bir aşk sunuşu da yok. Mesela yakın zaman şarkılarına baktığınızda bir aşk sunuşu var devamlı. Oysa eski türkülere baktığınızda bir olay var. Genelde acı, hasret, yaşanmış ve ayrılık olanı var. Zaten türküler olaylar üzerine çıkıyor. Her türkünün hikayesi var. Kimi hikayeler günümüze kadar gelmiş kimisi de türkü olarak kalmış. Mesela bir türkü dinletiyoruz TRT'de "gitme artlim gitme sen bugün oduna" diyor. Türküyü incelediğinizde baştan sona ağıt olduğunu görürsünüz. Hamdi öldürülmüş, ona yakılmış bir ağıt. Ama söylerken, dinlerken oynayası geliyor insanın ve oynanıyor da. Demek ki Balkanlar insanı hüznü ve sevinci yaşamayı birleştirebilmiştir. Bu çok önemli bence. Başka yörelerde ise bazen bakıyorsunuz adam öyle bir dövünüyor ki sizin de ağlayasınız geliyor. Ama Rumeli türkülerinde acizlik yok, bir diriliş bir uyanış var. Evet balkan ülkelerinin bir çoğunda insanlar baskılar görmüş, ezilmiş, horlanmış ama hiçbir zaman ümitlerini yitirmemişler Hem hareketlilik hem de ezikliği hissetmek mümkün. Yani bir liriklik bir özlem var. Bu bazen Anadolu özlemi olabiliyorken bazen de bir başka balkan ülkesindeki yakınlarına karşı bir özlemin türkülerle dile geldiğine şahit oluyorsunuz.

- Eskiden kaynak kişilere ulaşılmış, derlemeler yapılmış. Günümüzdeki kaynak ve derleme çalışmaları konusunda neler söylemek istersiniz?

Kaynak bitmez, halk müziği zaten çağ değiştikçe o uyumu sağlar, eskiden at arabalarıyla gidiliyordu, şimdi artık son model arabalarla gidili-yor. Ulaşım çok daha kolay. Yalnız halk müziği için iyi olmayan taraf şu bence, TV'ler zaman içinde dejenere edebiliyor müziğimizi. Ama türkülerde öyle bir şey söz konusu olamaz. Türküler çünkü temiz, halkın ürettiği, mutlaka besteleyeni belli olmayan ama mutlaka da besteleyeni olan türkülerdir.

- Rumeli türkülerinin en fazla derlendiği bölge veya ülke neresidir?

En çok araştırılmış Bulgaristan var. Çünkü Komünizm döneminde bile türkçe plaklar olduğunu araştırmalarımla tespit ettim. Mesela, bir dönem Sofya radyosu Türkçe yayınlar yapmış. Neden? Çünkü Türkiye’yi etkilemek için, Komünizm propagandası yapmak için. Türkçe yayınları o türkülerle süsleyerek dinleyici çekebilmiştir. Ve bunların çoğunu özel çabalarım sonucunda arşivime dahil edebildim.

- "Debreli Hasanlar", "Drama’nın İçinde" gibi türkülerin derlenebilmesi için ne gibi çalışmalar yapmak lazım? Kaynak kişilere nasıl ulaşılabilir?

Günümüzde 20 yaşında bir insanı kaynak olarak kullanmak sakıncalı. Az önce dediğim gibi TV'lerdeki dejenerasyon var, gençler de bir şekilde etkileniyorlar bu yayınlardan, bizi yanıltabilirler. Mesela, B.Trakya türküsü yerine kalkar bize Antalya türküsünü verir. Çünkü TV'nin etkisinde kalmıştır. Ama eskiler öyle değil. Yaşlılar kendi yörelerinin türkülerini söylerlerdi. Başka yerden gelmesi de mümkün değildi. Ancak askerler vasıtasıyla getirilebilir, ama o da yörenin havasına bürünür hemen...

- Mesela Kırcali'den derlenen bir türküyü aynen geldiği şekliyle mi okumak lazım?

Kültür etkileşimi toplumlar arasında tabi ki olacak. Ama ben araştırmacı olarak, bir Kırcali türküsünü bir İskeçe bir Gümülcine türküsünü ayırt edebilirim. İşte bu Kırcali türküsüdür diyebilirim. Neden? Çünkü benim elimde o yöreye ait bilgiler var, oranın özelliğini gösteren veriler var. Bunları ben biliyorum, ama bir başka kişi bilemez. O elindeki yetersiz bilgi ve kaynaklardan dolayı orada yanlış yapabilir. İşte araştırmacılığın da önemi burada.

SEVDA DÜKKANCI