Facebook

FRANSIZ PARLAMENTOSUNDA KABUL EDİLEN KARAR HAKKINDA T.C. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI AÇIKLAMASI

24 Ocak 2012 Salı

Share this history on :
İktidardaki Halk Hareketi için Birlik (UMP) milletvekilleri tarafından
Ulusal Meclis'e sunulan ve amacı 1915 olaylarına ilişkin soykırım
iddialarının sorgulanmasının Fransa'da cezai yaptırıma tabi tutulması
olan yasa teklifi bugün (23 Ocak) Senato Genel Kurulu'nda oylanarak
kabul edilmiştir. Her yönüyle sorunlu ve bir sorumsuzluk örneği olan
bu kararı şiddetle kınıyoruz ve bu karara tepkimizi her türlü
platformda dile getireceğimizi ilan ediyoruz.

Benzer nitelikteki bir karar tasarısı, Senato Kanunlar Komisyonu'nun
anayasaya aykırı olduğuna dair görüşü doğrultusunda, 4 Mayıs 2011'de
Senato Genel Kurul'unda 196'ya karşı 74 oyla reddedilmişti. Bu kez de
Kanunlar Komisyonu anayasaya aykırılık görüşü vermiş, ancak Senato
buna rağmen sözkonusu tasarıyı kabul etmiştir. Geçen sürede konunun
özüne yönelik bir değişiklik olmadığına göre, bu gelişme, böyle hassas
bir konunun Fransa'da iç siyaset hesaplarına nasıl alet
edilebildiğinin açık bir göstergesini teşkil etmektedir. Bu, Fransız
siyaseti adına son derece talihsiz bir adımdır. Tarihin ve adalet
anlayışının, başka halkların geçmişleri üzerinden siyasileştirilmesi,
ifade özgürlüğünün bu kadar özensizce zedelenmesi öncelikle Fransa
bakımından bir kayıptır.

Tarihi olayların yorumunu, tek taraflı görüşlerden hareketle başka
halkları yargılama, uluslararası hukuk ilkelerini de gözardı ederek
soykırım gibi ciddi bir suç iddiası üzerinde hüküm beyan etme hakkını
kendilerinde gören Fransız siyasetçilerin tavırlarının
belirleyemeyeceği açıktır. Esasen hiçbir ülke Parlamentosunun da ne
böyle bir hakkı ne de yetkisi vardır. Alınan karar bunun da ötesine
geçerek, ifade özgürlüğü ve bilimsel araştırma özgürlüğüne darbe
vurmaktadır. Evrensel değerlerin gelişmesinde rolü bulunan ve hukuk
devleti olmakla övünen bir ülkede dahi dar siyasi hesapların bu tür
sonuçlar verebilmesi, bu değerlerin dünya genelinde yayılması için
olumlu örneklere ihtiyacımız olduğu bir dönemde düşündürücüdür.

Tarafımızdan yapılan tüm girişimlere ve uyarılara, önde gelen Fransız
kurum ve hukukçularının görüşlerine rağmen Türkiye ile Fransa
arasındaki tarihi ve çok boyutlu ilişkilerin iç siyasi takvim
gözetilerek kurban edilmesi ayrı bir talihsizliktir. Bunun
sorumluluğunun kime ait olduğu açıktır.

Türkiye'nin bu konuda gereğinden fazla tepki verdiğini veya bu
tepkilerin sözde kalacağını düşünen çevreler, konunun özünü
kavrayamadıkları gibi Türkiye'yi ve Türk halkını da anlayamamışlardır.
Kanunun kesinleşmesi sürecinin tamamlanması durumunda, daha önceden
üzerinde düşündüğümüz önlemleri uygun gördüğümüz şekilde süratle
devreye sokmaktan çekinmeyeceğimizin hatırlatılmasında fayda
görüyoruz. Aynı şekilde, haksız suçlamalar karşısında, meşru temelde
kendimizi savunma hakkımızı güçlü şekilde kullanmaya devam edeceğimiz
de bilinmelidir. Hükümetimizin bu konudaki ilkeli tutumundan hiç kimse
şüphe duymamalıdır.

Öte yandan bu süreçte, Fransız siyaseti içinde yapılan hatayı teslim
eden, hatadan dönülmesi çağrıları yapan, Türkiye ile ilişkilerin bu
kadar özensizce tahrip edilmesine karşı çıkan kesimlerin aklı selimin
galip gelmesi yönündeki taleplerini paylaşıyoruz.

Mevcut sürecin, Fransa'nın siyasi, hukuki ve ahlaki hatalar hanesine
yazılmayacak şekilde sonuçlanması için bütün yolların denenmesi
gerektiği açıktır.

Türkiye, temel insani değerleri ve kamuoyu vicdanını hiçe sayan bu
haksız tasarrufa karşı gereken her türlü adımı atmak konusunda
kararlıdır.