Facebook

Turhan Gençoğlu: “Memnuniyet duyduk, ama yeterli değil”

16 Ocak 2012 Pazartesi

Share this history on :
Bulgaristan parlamentosu, 1984-1989 yılları arasında komünist rejiminin Müslüman ve Türklere karşı uyguladığı asimilasyon kampanyasını kınayan bildiriyi kabul ederek tarihi bir karara imza attı. Bulgaristan devletinin Türklere karşı girişilen asimilasyon kampanyasını resmi olarak kabul eden ilk belge olması açısından büyük önem taşıyan bu bildiri Türkiye’de büyük yankı buldu. Yakınlarını kaybeden, zulme uğrayan soydaşlar için ise bu karar acı hatıraları yeniden gündeme getirdi.

Bünyesinde 36 ilde 143 dernek ve 9 federasyonu barındıran Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri olan Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu Genel Başkanı Turhan Gençoğlu, Bulgaristan tarihine bir kara leke ve tarihe insanlık suçu olarak geçen “soya dönüş süreci” de dahil olmak üzere Bulgaristan’da yaşayan Türk ve Müslümanlara karşı totaliter rejim tarafından uygulanan zorla asimilasyon politikasını kınayan bildirinin kabul edilmiş olmasından memnuniyet duyduklarını ama yeterli bulmadıklarını söyledi. Bu karar yeni bir dönemin başlangıcı olmalı diyen Gençoğlu, ayrıca Bulgaristan parlamentosunun Türklerin Ermenilere yaptığı sözde soykırım ile ilgili kanun bildirisini kabul etmemesinin de sevindirici olduğunu söyledi.

Turhan Gençoğlu yaptığı açıklamada; “Birçok insanın acı çekmesine neden olan bir tür etnik temizlik olarak ilan edilen ve 350-400 binden fazla kardeşimizin bulundukları topraklardan kopartılarak zorla göçe zorlandığını, yüzlerce kişinin ölmesine, binlerce kişinin Belene ve toplama kamplarında eziyetler görmelerine ve her türlü baskıya maruz kalmalarına neden olan bu karanlık girişimin sorumlularının; adalet önünde hesap vermelerini, mahkeme süreçlerinin hızlandırılıp zaman aşımına uğratılmamasını ve bu insanların mağduriyetlerinin her yönüyle giderilmesi için somut adımlar atılmasını bekliyoruz, takipçisi olacağız. Avrupa ile entegre olan AB üyesi Bulgaristan parlamentosunda alınan bu kararın diğer ülke parlamentolarına da örnek teşkil etmesini diliyoruz.

Ancak asıl beklentimiz, asimilasyon sırasında göçe zorlanan bu kardeşlerimizin mağduriyetinin her yönüyle giderilmesidir. Hepimizin malumu olduğu üzere zamanın Bulgaristan Başbakanı İvan Kostov, Kasım 1998 senesinde dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ile birlikte Bursa’ya gelerek yapmış olduğumuz bir organizasyonda Bulgaristan tarihine kara leke olarak geçen bu asimilasyon için soydaşlarımızdan ve Türk halkından özür dilemiştir ve bir bildiri hazırlayarak katılan 115 milletvekilinin 112 si tarafından desteklenerek asimilasyon kampanyasından sorumlu kişilerin sanık olduğu ve 20 yıldır sürüncemede bırakılan davanın yeniden ele alınması ve suçluların cezalandırılması da talep etmişti. Bu davanın tekrar ele alınarak suçluların tarih önünde hesap vermesini umuyoruz.

Bizler o günden beri soydaşlarımızın en önemli sorunu olan ve ‘’Sosyal Haklar’’ olarak nitelendirdiğimiz, soydaşlarımızın Bulgaristan’da çalışarak primini ödediği çalışma sürelerinin Türkiye’ye transferi ile ilgili iki ülke arasında imzalanacak ‘’Sosyal Güvenlik Anlaşması’’ ile teminat altına alınmasını beklemekteyiz. Ancak bugüne kadar Bulgaristan yetkilileri çeşitli sebepler sunarak bu anlaşmanın imzalanmasını bugüne kadar geciktirdiler.

Ayrıca geçtiğimiz yıl içerisinde çıkan bir yasa ile soydaşlarımızın seçme ve seçilme haklarına önemli engelleri içeren yasalar çıkardılar. Herkes şunu iyi bilmelidir ki, bu kardeşlerimiz hiçbir zaman hür iradeleri ile göç etmemişlerdir. Bulundukları topraklarından kopartılarak göçe zorlanmışlardır. Dolayısı ile bu kardeşlerimiz hiçbir kısıtlamaya maruz kalmaksızın gerek göçe zorlandıkları ve gerekse yaşamlarını sürdürdükleri ülkelerde her türlü seçme ve seçilme hakkına sahip olmalıdırlar.

Komşumuz, dostumuz ve ortak çıkarlarımız olan AB üyesi Bulgaristan parlamentosunun soydaşlarımızın mağduriyetini giderecek bu önlemleri de ivedilikle almasını içtenlikle bekliyoruz ” dedi.