Facebook

“ 19 Mayıs, öbür Türkiye’de…

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Share this history on :
Atilla Özdür
          Bir başka Türkiye’nin daha var olduğunu Cebel’de öğrendim. Sanırım benden başka daTürkiye’yi ikileyen olmamıştır…
        Cebel’in, kendi iç dünyasındaki bağımsızlık ateşiyle komünizmin Utanç Duvarı’nın yıkılış sürecinin fitilini ateşleyen Cennet mekan bir avuç kahramanın yurdu olduğunu duyup işitmeyenimiz kalmamıştır. Amma, Türkiye’in yanında ikinci bir Türkiye’nin var olduğunu/olacağını, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin dile getireceğini ise, kim düşünebilirdi.
       Cebel’deki 19 Mayıs kutlamaları ve ora şehitlerinin aziz hatıralarını anma bayramındaBaşkan Recep Altepe, ‘Bursa’nın bir Balkan şehri olduğunu’, tabii ve şuurlu bir ruh yapısı içinde, dile getiriverdi…   
       ‘Bursa bir Balkan şehri’ olunca, haliyle Türkiye de oralara uzanacak… Gel velakinKapıkule’den itibaren bir başka devletin sınırları başlıyor… Bu durumda Bursa’nın Balkan’lığı,Türkiye’nin bir ‘ikincisi’ni nasıl biçimlendirecek…
      Onu biçimleyen, Altepe’nin kendisi. Nasılını bilmem, amma, çevresinden alacağı desteklerle yaptığı/yapacağı, kesin……
                Xxxxxxx
       Atatürk, ‘Bağımsızlık benim karakterimdir’ buyuruyor… O’na verilen olağanüstü değer ve gösterilen kanunlu koruyucu ihtimam, bu karakter özelliğinin başkalarınca da sahiplenebilirlik gerçeğini daima örtülemiştir… Oysa insanın fıtratı, köleliğe isyan duygusuyla mayalanmış… Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytan değil mi…
       Cebelli, inancından koparılıyor, mezar hakkı, defin hakları yok sayılıyor. İsyan ediyor, cenazesinin köpek leşi misali bir çukur içine atılmasına… İsminden ve soyundan koparılıyor…
      Kanı beynine fırlayan Cebelli, ‘vermem’ diyor, ‘bu karakteri tek başına sana, ben de onda, seninle ortağım’…  Aynen, çullusu çulsuzuyla hep birlikte ana Türkiyelinin 1919’un 19 Mayıs’ında bağımsızlığı ortaklaşması gibi…Cebelli, AtatürkleşirkenBursa da, hızlaBalkanlaşıyor… İsyanlar, direnişler ve çatışmalar, komünizmin sonunu getiriyor…
                         Xxxxxxx
       İlginçtir, ilginç olduğu kadar da acı ve insanı insanlığından utandıran bir yakınma ile kulaklarım kirlendi… Kirletenlerin Cebelli olmaları ne mümkün. Eğer Cebelli iseler, yuh olsun Cebellilik ervahlarına…
       Kutlama ve kutsama merasiminde pek çok kişi konuştu. Umumiyetle çok sayıda Göçmen derneklerinin başkan ve yetkilileri, bir kez daha burada dile getirmeyi zait addedeceğim zulum ve direnişlerden bahsettiler. Birisi vardı ki, sanırım Bursa derneklerinin birinin başkanıydı. Beni, benliğimden kopardı, anlattıkları…
      Cebelli, zalimlerce gasbedilen Asli İsimlerini, kimliklerine yeni baştan  şerefle ve onurla giydirirken, kimileri de varmış ki, zalimlerce boyunlarına tasma niyetine takılan Bulgar isimlerini, hala canı yürekten benimsemiş ve tekrar eski isimlerine dönmeyi reddetmekteymişler…
      Namus libasından soyunarak köleliğe teşneliğin iğrenç mi iğrenç sebebine bakınız…
        Avrupa Birliğine kabul edilen Bulgaristanlılarda  Türkçe isim, Batı camiasında banal bulunuyor ve hiç de hoş karşılanmıyormuş…
        Kürsüdeki konuşan zat, hançeresini olanca gücüyle yırtası zorlayarak, ‘Nasıl utanç duyar bir Cebelli Türk, kendi atalarının isimlerinden kimliklerinden…’ haykırışıyla bu densizliği lanetledi…
          Yavru Türkiye’nin 19 Mayıs bayram coşkusundan  edindiğimiz intibalar böyle işte…
                     Xxxxxxxxx
       Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe Bursa’yı ikinci Türkiye’ye taşımaya söz vermiş… Bir noktada kendisini biraz terazili olmaya davet edeceğim.
       Bir sabah çorbacı dükkanındayım. Saat dokuz sularıydı. Koca salonda otuza yakın müşteri, hepsi de yaşlarını başlarına almış piri faniler….
      Sordum, buranın kızları, gelinleri ,damat ve oğulları yaşlılarına el uzatmazlar mı… Dediler ki, ‘bu ihtiyarlar ehli keyf insanlar. Sabah namazdan sonra buraya uğrayıp çorbayla keyiflenirler. Bizde aile bağları kuvvetlidir’.
       Gün boyunda bir ara konuştuğum orta yaşlı iki Cebelliye de ayni meseleyi sordum.
      Cevap ayni, fark şurada… Aile ilişkilerinin kuvvetli olmasını halkın varlıksız olmasına bağladılar. Arkalarında büyük bir miras bırakamadıkları için aile içi bağlar bozulmuyor... Biraz varlıklı olsalar, bak sen kavga gürültüyle bu ihtiyarların dışlanmasına…
      Türkiye’de de öyle değil mi, zenginleşenlerimize bakın, nasıl da değişiverdiler. Büyükleri için huzurevi beğenemiyorlar…
      Recep Başkana derim ki, tabii ki haddimi aşarak, bozma Cebellinin keyfini…”