Facebook

3. ULUSLARARASI BALKANLARDA TÜRK VARLIĞI SEMPOZYUMU

24 Mayıs 2012 Perşembe

Share this history on :
Balkan Harbi'nin 100. Yılı Hatırasına, Türk Tarih Kurumu ve Üniversitemiz Manisa Yöresi Türk Tarih ve Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi işbirliği ile düzenenen 3. Uluslararası Balkanlarda Türk Varlığı Sempozyumu, Vali Yardımcısı Mehmet Yüce, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Ali Çelik ve Prof. Dr. Erdoğan Özkaya, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Hüseyin Uğurlu, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Enver Atik, yurtiçi ve yurtdışından gelen çok sayıda akademisyen ve öğrencilerin katılımıyla, bugün Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Yakup Hayro Resim Sergisi açılışı ve "Sürgün ve Göç" adlı filmin gösterilmesi ile başlayan açılış töreni, CBÜ Manisa Yöresi Türk Tarih ve Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Ünal Şenel tarafından sempozyumun takdim konuşmasının yapılması ile başladı.
Yrd. Doç. Dr. Ünal Şenel, Balkan coğrafyasının dil, kültür ve inanç yönüyle dünyanın en karmaşık bölgelerinden biri olduğunu dile getirerek, "Bütün bu farklılıkların barış içinde, ve dengeli bir şekilde bir arada tutulduğu dönemler, tarih boyunca sık görülmemiştir. Kısmen Roma ve Bizans dönemlerinde sağlanabilen Balkanlardaki birlik, Osmanlı devrinde, dünya literatürüne Osmanlı Barışı adıyla geçen bir dönemin yaşanmasıyla büyük ölçüde sağlanmıştır. Balkanların barış ve huzuru, Avrupa'nın ve dünyanın barış ve huzuru demektir. Bu yüzden Balkan coğrafyasında farklılıkların dengeli ve adil bir şekilde bir arada yaşayabilmesi, insanlığın geleceği bakımından da büyük değer taşımaktadır. Bizim bu sempozyumları yaparak, Balkan araştırmalarını bir araya getirmemiz, bu idealin gerçekleşmesine katkı sağlamaya yöneliktir. Balkanlarda sürdürülebilir bir barış ortamının sağlanabilmesi, ancak bu coğrafyada yaşayan milletlerin ve toplulukların dil, tarih, kültür ve birbirleriyle münasebetlerinin bilimsel metotlarla araştırılarak ortaya çıkarılmasına ve bu bilgilere dayalı uygulamalar yapılmasına bağlıdır. Bununla birlikte, Balkanlarda barışın ve huzurun hakim olabilmesi, "farkılılıklardaki birliği" görebilen ve "insanı yaradılmışların en şereflisi" kabul eden bilgece bir anlayışın, bölgedeki yöneticilere, aydınlara ve geniş kitlelere hakim olmasıyla mümkündür. Bu mânâda, Balkanlardaki Türk varlığının araştırılması ve tarih boyunca ortaya konulan insani değerlerin gün ışığına çıkarılması, Balkanların geleceği bakımından da büyük değer taşımaktadır. Biz üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz sempozyumun süreklilik arz etmesini ve gelecek yıllarda da yapılarak, Balkanlar konusunda bir bilgi bankası oluşturulmasını arzu ediyoruz" diye konuştu. 
Ardından sempozyuma Kosova'dan katılan Osman Baymak, Romanya'dan katılan Gülten Abdula, Makedonya'dan katılan Eyüp Salih ve Bulgaristan'dan katılan Sabri İbrahim Alagöz duygularını ifade eden konuşmalar yaptılar.
Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ali Çelik ise, "Balkanlar, Türk ve dünya Tarihinin şekillenmesinde en önemli bölgeler arasında yer alır. Bu coğrafyada birbirinden çok farklı insan toplulukları, diller, inançlar ve kültürler karşılaşmıştır. Osmanlı da bu coğrafyaya Türk-İslam medeniyetini taşımıştır. Osmanlının kurucusu Osman Bey'e Şeyh Edebali'nin söylediği  Serlevha olan sözlerini hepinizin çok iyi bildiğine inanıyorum. Bunlardan en önemlisi ve hala bütün milletlere ışık tutacak olan 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' özlü sözüdür. Bu coğrafyaya gidenler, Osmanlının bu felsefeyi ne kadar yerinde uygulamış olduğunu çok iyi anlayacaktır. Osmanlı bu coğrafyada çok sayıda eser bırakmıştır. Örneğin Saraybosna'ya gidin, oradaki Boşnaklarla konuşun, onların Osmanlıya karşı sevgisinin eksilmeden devam ettiğini görürsünüz. Bosnahersek'in başkenti Saraybosna'nın merkezinde yer alan ve 16. Yüzyılda kurulmuş olan meşhur Osmanlı çarşısı, bugün hala kullanımda olup Saraybosna'nın kalbi niteliğindedir. Bosna savaşı sırasında Sırp ordusunun imha etmeye çalıştığı başlıca hedefler arasında yer almıştır. Dört tarafı İstanbul camilerinin mimari tarzında inşa edilmiş Osmanlı camileriyle çevrili olan Başçarşı'da Bosna Beylerbeyi Gazi Hüsrev Bey tarafından yaptırılmış bir han, medrese ve çok sayıda imaret bulunmaktadır. Meydanında Saraybosna'nın da simgesi haline gelmiş çok güzel bir sebilin yer aldığı ve Türk bölgesi olarak anılan Başçarşı'daki pek çok eser, Gazi Hüsrev Bey Vakfı'nın mülküdür.  Aynı zamanda Balkan coğrafyasında zaman zaman büyük sanat ve düşünce değerleri doğduğu gibi, trajediler ve insan hakları ihlallerinin yaşandığı karanlık devirler de ortaya çıkmıştır. Tarih sayfaları bu acı hatıralarla doludur.  Üniversitelerin misyonlarından biri de ulusal ve uluslararası değerler arasında köprü kurarak artı değerlere ulaşmaktır. Bölgemizde yaşayan insanların önemli bir bölümü de Balkanlardan göç etmiştir ve akrabalarının önemli bir bölümü Balkan ülkelerinde bulunmaktadır. Bu durum bizlerin Balkan ülkeleri ve insanlarıyla iletişim kurmamız için önemli bir zemin oluşturmaktadır. Üniversitemiz de bu ilişkiler ve işbirliğine katkı sağlamak amacıyla, bu tür faaliyetleri içtenlikle desteklemektedir. İşte bu sempozyumlar da bu amaca katkı sağlamak için düzenlenmektedir" diye konuştu.
Açılış töreni, CBÜ Manisa Yöresi Türk Tarih ve Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından, Balkanlarda Türk kültürünün yaşatılmasına üstün hizmetlerde bulunan Romanya Aşağı Tuna Türkleri Derneği Başkanı Gülten Abdula, Kosova Balkan Aydınları ve Yazarları Derneği Başkanı Osman Baymak, Bulgaristan Sofya Kaynak Dergisi'den Sabri İbrahim Alagöz, Makedonya Kril Metodi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fadıl Hoca ve yine Makedonya'dan Eyüp Salih'e teşekkür plaketlerinin takdim edilmesi ile devam etti.
Sempozyumun açılış programı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Terzioğlu tarafından "Harâbâti Baba Tekkesi ve Toplumsal İşlevi" konulu açılış tebliğinin sunulması ile sona erdi.
Sempozyum iki gün boyunca gerçekleştirilecek olan paralel oturumlarla devam edecek.


Celal Bayar Üniversitesi